19. YÜZYILDA MURZAKAN’IN (SAMURZAKAN) SİYASİ VE ETNİK TARİHİ ÜZERİNE
34 dk okuma süresi

19. YÜZYILDA MURZAKAN’IN (SAMURZAKAN) SİYASİ VE ETNİK TARİHİ ÜZERİNE

Abhazya Bilimler Akademisi, Abhaz D.İ. Gulya Beşeri Araştırmalar Enstitüsü Abhaz Araştırmaları
Arkeoloji, Tarih, Etnoloji
Sayı XII, Sohum, 2022

Yazar: D.K.Gopya

Her devlet tarihinin farklı dönemlerinde, siyasi ve etnik sınırların genişlemesi ve daralması dâhil olmak üzere karmaşık siyasi süreçlerden geçer. Transkafkasya’nın en eski devletlerinden biri olan Abhazya‘da istisna değildir. 19. yüzyıldaki Rus-Kafkas savaşı olaylarından sonra Abhazya çok etnikli bir ülke haline gelmiştir. Toprakları tarih boyunca Ruslar, Ermeniler, Estonyalılar ve diğerleri tarafından, ülkenin doğu kısmı yani şimdiki Gal bölgesi, etnik Megreller ve Gürcüler tarafından sömürgeleştirilmiştir. Abhazya’nın Gal bölgesi, ülkenin güneydoğusunda 500 km. karelik bir alanda yer almakta olup, batıda Abhazya’nın Oçamcıra, kuzeyde Tkuarçal bölgesiyle, batıda ise İngur nehri boyunca Gürcistan Cumhuriyeti’nin Samegrelo ve Zemo-Svaneti bölgesi ile sınır komşusudur, bölgenin idari merkezi Gal şehridir.

19. yüzyılda Murzakan

Murzakan

Samurzakan

Samurzakano

Geçmişte Abhazya’nın bu bölgesi Murzakan (Not: Rus kaynaklarında Samurzakan.  D.K.Gopya) olarak adlandırılmaktaydı, ancak Abhazya’nın özellikle bu bölgesinin tarihsel olarak Abhazya’ya veya Gürcistan’a bağlı olduğu konusu çokça tartışılmış ve tartışılmaya devam etmektedir. Söz konusu bölge tarihi geçmişte, eski Abhaz kavimlerinden birinin yaşadığı eski Abhaz Krallığı Apsilia’nın (1-7.yy.) bir parçasıydı. 8-13. Yy. arasında Abhaz krallığının bir parçasıydı ancak 13. yy sonları-14. yy başlarında Georgiy Dadian tarafından Megrel Prensliğine ilhak edildi ve kısmen Megrelleşmeye maruz kalmıştır.

17. yy. sonunda uzun bir mücadele sonucunda bu bölgenin yeniden fethi tamamlanmış, Abhazya’da hüküm süren Çaçba (Şervaşidze) hanedanı bölgeyi geri almıştır.

Tarihçi Z.V. Açba (Ançabadze) bu konuyla ilgili şöyle belirtmiştir: “Sarek Şervaşidze (Abhazya’nın egemen prensi Sustar Çaçba-Şervaşidze’nin oğlu) 17.yy. 80’lerin başında kuzeni Kuap ile birlikte Megrel Prensliği’ne saldırmış ve İngur nehrine kadar olan kuzey bölgelerini ele geçirmiştir. İtalyan misyoner Rasponi’nin aktardığına göre Sarek Şervaşidze, Abhaz feodal beylerinin baskın yapıp ganimet ve esirlerle geri döndüğü önceki zamanlardan farklı olarak, ele geçirdiği bölgeye yerleşmeye karar vermiştir”. İngur nehri boyunca Abhazya sınırı böyle tesis edilmiştir. Kısa süre sonra Sarek Çaçba (Şervaşidze) ile amcası Zegnak Çaçba (Şervaşidze) arasında ciddi bir çatışma çıkmış; Sarek, Abhazya’nın baş hükümdarı olan amcasına itaat etmek istememiş ve sonuç itibariyle Sarek Çaçba etkisiz hale getirilmiştir.

“Bzıp nehri, Kafkas sıradağı ve İngur nehrinin alt kısımları arasındaki oldukça geniş bir bölgeyi yöneten Sarek’ten sonra, Abhazya’yı 20 yıl daha yöneten amcası Zegnak’ın kontrolüne geçmiştir. Devamında gözlemlenmeyen Sarek’in soyunun yerine, ölümünden sonra babalarının mülkiyeti çocukları tarafından paylaşılan Zegnak soyu geçmiştir. En büyüğü Rostom, Bzıp ve Kudrı nehirleri arasındaki bölgeyi ve Abhazya’nın egemen prensi unvanını almışken, ortanca Cikeşya’nın payına (daha sonra Abjua olarak adlandırılan) Kudrı-Aaldzga nehirleri arasındaki havza düşmüş, küçük kardeş Kuap ise Aaldzga ile İngur arasındaki topraklara sahip olmuştur”. Kuap’ın sarayı Bedia köyünde bulunmaktaydı, ayrıca İngur nehrinin sol yakasındaki Ruhi kalesinin de sahibiydi. Kuap’ın ölümünden sonra, tahminen 1761 yılında oğlu Murzakan Çaçba hükümdar olmuş ve bu dönemde Aaldzga ve İngur nehirleri arasındaki bölge “Murzakan’a ait” anlamına gelen “Murzakan” veya “Samurzakan” adını almıştır. Komşu Megreller de bölgeyi bu şekilde adlandırmıştır. Daha sonra bu isim Ruslar tarafından aktarılarak resmî belgelere girmiştir.

Murzakan’dan sonra sırasıyla Hutunya, Levan ve Manuçar hüküm sürmüş olup, “Samurzakan feodal beyleri 18. yüzyılda Abhazya hükümdarına bağımlı olmalarına rağmen büyük bağımsızlığa sahipti”. Bu konuyla ilgili olarak araştırmacı S. Esadze şöyle belirtmiştir: “Tüm bunlara rağmen, Abhaz hükümdarları ve Megrel Dadianları sürekli olarak Samurzakan’ın işlerine müdahale ettiğinden bu tam bir özerklik değildi”.

1737-1780 yılları arasında başkenti Lıhnı olan Abhazya’nın baş hükümdarı, Zurab Çaçba’ydı. Kardeşi Manuçar Çaçba, Türk kalesi Sohum-Kale’nin komutanı olmuş, üçüncü kardeşleri Şirvan Bey ise Batum ve çevresini komuta eden bir Türk Paşası olmuştur. Şirvan Bey’in Osmanlı sultanı ile olan güvene dayalı ilişkisi sayesinde Zurab ve Manuçar Abhazya’da hüküm sürmeye başlamıştır. Böylece Maçavariani’nin yazdığı gibi: “Abhazya, üç kardeşin kontrolü altında yeniden bir bütün olarak (Batum’dan Gagra’ya kadar) birleşmiştir”. Zurab Çaçba’nın hükümdarlığı döneminde Murzakan bölgesi, Murzakan’ın torunu Levan Çaçba tarafından yönetiliyordu. 1771’de birlikte Türklere karşı ayaklanmış ve Sohum-Kale kalesini ele geçirmişlerdir. Zurab Bzıp Abhazya’yı, Levan ise Gum Abhazya’yı yönetmiş, ancak daha sonra patlak veren iç çatışmalar nedeniyle Levan, Zurab’tan intikam alarak kaleyi Türklere geri vermiştir. Üç yıl sonra ise destekçileri Levan’ı terk etmiş ve halkı tarafından nefret edilen bir yönetici olması sebebiyle gizlice Anaklia’ya gitmek zorunda kalmıştır”.

18. yüzyılın sonlarında Abhazya’da iktidara gelen Keleşbey Çaçba (Şervaşidze) 1780-1808 yılları arasında hüküm sürmüştür. Siyasi gerekçelerle evlenmek zorunda kaldığı “Dzapş” soyundan prenses Mariam’dan Aslan Bey adında bir oğlu doğmuş, ancak kısa süre sonra hükümdar olunca Mairam’dan boşanarak Dzapş-ipa’ya baskı yapmaya başlamıştır. Keleşbey’in aklında ailevi hesapların yanı sıra esas olarak Dzapş-ipa’nın halk üzerinde edindiği etkiden endişesi vardı”. Abhazya’daki siyasi konumunu güçlendiren Keleşbey, 1794 yılında “Dadianların Samurzakan’ın işlerine karışmalarına son vermek amacıyla Zugdidi’ye hareket etmiş ve Grigory ile Manuçar Dadian onun saldırmasını beklemeden Keleşbey ile barış akdederek, Samurzakan’dan vazgeçmiştir. Barışı güvence altına almak için Dadian’ların oğullarını yanına alarak, Samurzakan’ın yönetimini oğlu Mehmed Bey’e bırakmıştır”. Ancak “Dadian prensleri, 1856’da Megrel prensliğinin lağvedilmesine kadar geçen tüm süreçte Abhazya’ya karşı entrikalar çevirmiş ve belirtilen anlaşmanın şartlarını kendi lehlerine çevirmek için Kafkasya’daki Çarlık valilerini ve nüfuzlu yetkilileri zorlamıştır”. Megrel prensliğinin 1803’te Rus İmparatorluğu’na dâhil olmasıyla Murzakan çevresindeki siyasi durum değişmeye başlamıştır. İki yıl sonra, 1805 yılında Murzakan hükümdarı Mehmed Bey ölmüştür. Bu bölgeyi yönetecek olan Manuçar (Mança) Çaçba’nın (Şervaşidze), Megrelia hükümdarı Levan Dadian’nin kız kardeşi Ketevan ile evli olması sebebiyle Megrelia hükümdarı bu durumdan mutlak surette istifade etmeye karar vermiştir.  Manuçar Çaçba “bağımsız gücünü pekiştirmeye çalışırken hem Abhazya’daki huzursuzluktan hem de Keleşbey tarafından bir direnişin olmamasından yararlanarak ona itaat etmekten vazgeçmiştir. Hatta arkasından iş çevirerek Samurzakan’ın Rus İmparatorluğu’na dâhil edilmesi için görüşmeler yürütmüştür. Görüşmeler sürecinde Megrel akrabalar arabuluculuk etmiştir”. 1805 yılında Manuçar ve Levan Çaçba, Levan Dadian’nin yardımıyla Rusya’ya aşağıdaki mektubu göndermiştir:

“Biz, aşağıda imzası bulunan Samurzakan eyaletinin Abhaz prensleri olarak, toprağımızla prenslerimiz ve asilzadelerimizle birlikte Majesteleri İmparatorluk’un, en merhametli Rus hükümdarının köleliğine dâhil olduk; sonsuza kadar sadık kullarınız ve tebaanız olacağımıza ve asla Majestelerine itaatsizlik veya ihanette bulunmayacağımıza, ayrıca başkalarının ihanet ve itaatsizliğini öğrenirsek, derhal gerekli yerlere bildireceğimize her şeye kadir Tanrı ve Kutsal İncil üzerine yemin ederiz. Şayet yukarıda yazılanları yerine getirmezsek, Tanrı ve Kutsal İncil tarafından lanetleniriz ve aynı zamanda en merhametli Hükümdar tarafından dışlanırız…”.

Nitekim “Temmuz 1805’te Megrelya’nın Bandza köyünde Manuçar Şervaşidze, kardeşi Levan ile birlikte “Samurzakan’ın hükümdarı Abhaz prensleri” olarak Rusya’ya bağlılık yemini etmiş, bu yemin Çkondidi Mitropoliti Vissarion tarafından ettirilmiştir. Böylece Samurzakan, Abhazya’nın geri kalanından beş yıl önce Rus İmparatorluğu’na dâhil olmuştur. Bununla birlikte Murzakan’ın hükümdar hanedanının temsilcilerinin arasında bu kararı kabul etmeyenlerin olduğu da belirtilmelidir. Örneğin Manuçar’ın kardeşi Bejan, Ruslara yapılan başvuruyu imzalamamıştır. Abhazya hükümdarı Keleşbey, Ruslarla yürütülen görüşmelerde Murzakan’dan alınan ve Megrelya’ya verilen bazı köylerin iade edilmesi konusunu gündeme getirmeye çalışmasına rağmen zorlu siyasi durum nedeniyle Manuçar Çaçba’nın (Şervaşidze) bu girişimine engel olamamıştır. 1808’de Keleşbey öldürülmüş ve yönetime Aslanbey Çaçba geçmiş, 1810’da ise Abhaz tahtına Rusların yardımıyla ülkeyi yönetmede zayıf olan oğlu Seferbey çıkmış, 1813’te Manuçar Çaçba da öldürülmüştür. Geride iki oğlu, Aleksandır ve Dimitri kalmış ancak reşit olmamaları nedeniyle S.Esadze’nin belirttiği gibi Megrelya hükümdarı Levan Dadian yakın akrabası olarak onları vesayet altına almış, bununla birlikte gücü ve öneminden istifade ederek Aleksandır adına Samurzakan yönetimini de ele geçirmiştir”. Dönemin haritalarında da bu bölgedeki siyasi değişimler göze çarpmaktadır. 1810 yılına ait haritada Murzakan, Abhazya’nın bir parçası olarak, 1813 yılı haritasında ise artık Megrelya’nın bir parçası olarak gösterilmiştir. 1823 yılında Kafkasya ile ilgili çalışmasını yayınlayan S.M.Bronevsky: Karadeniz’de Megrelya ile Abhazya arasındaki sınır çizgisini oluşturan Anaklia kalesini belirterek çalışmasına, Murzakan bölgesinin kuzeyde Kafkasya sıradağına kadar, güneyde Karadeniz kıyılarını, batıda Aaldzga nehrinden itibaren, doğuda ise İngur nehrine kadar alanı kapsadığı tüm Kafkasya’nın haritasını eklemiştir. Önemli noktalar olarak Aku, Şhorçeli, Bedia, Tshori ve Gudava işaretlenmiştir. Böylece S.M. Bronevsky’nin görüşüne göre gerçek Abhazya İngur nehrine kadar uzanmaktaydı.

19. Yüzyılda Murzakan
(M)urzakan Abhazları (1880-90).

1827’de Murzakan prensleri mevcut durumdan memnun değildi ve S.Esadze’nin belirttiği gibi, “Paskeviç, Samurzakan prenslerinin Megrel Dadian’a boyun eğdirmesi için bir müfreze göndermiştir. Baron Rosen, İmereti valisi Vakulsky’ye şunları yazmıştır: “Hükümetimiz açısından, Megrelya’da ve kesinlikle Samurzakan’ın da dâhil olduğu hükümdarına tabi yerlerde sükûnet, huzurun korunması ve tüm halkın hükümdara tam itaat etmesi ana hedef olmalıdır”. 1829’da Aleksandr Çaçba (Şervaşidze) reşit olmuş, bunun kendisi için Murzakan’ı kaybetme tehlikesini oluşturduğunun farkında olan Levan Dadian yeğenine komplo kurmuş ve ihbarı üzerine Aleksandr Rus başkomutan Paskeviç tarafından Sibirya’ya sürgün edilmiştir. Ancak Murzakan’da yönetim için hak iddia edecek biri daha vardı ve bu nedenle “Aleksandr’ın kardeşi Dmitry 1832’de Dadian’ın adamlarıyla çatışmada ölmüştür”. Böylece Levan Dadian, Murzakan’ın yönetimi üzerinde hak iddia edecek olanları etkisiz hale getirmiş ve bu bölgeyi Rusların yardımıyla Megrelya’ya bağlamaya karar vermiştir. Kaldı ki Çarlık Rusya’sı, Bizans’ın 6. yüzyılda Lazika üzerinden yaptığı gibi, Batı Kafkasya’daki politikasını Megrelya üzerinden inşa etmekteydi.

M.Seleznev’e göre, “Başkomutan General Rosen, Megrelya’nın hükümdarı Prens Levan Dadian’ın eski zamanlarda Samurzakan bölgesinin tartışmasız ecdatlarına ait olduğu ancak elverişsiz koşullar nedeniyle ayrılarak komşu Abhazya’ya dâhil olduğunu bildirmesine dayanarak 1832’de Samurzakan’ı Megrelya’ya ilhak etmiştir”. 1831-1834’de Abhazya’da bulunan İsviçreli Frederic Dubois de Montpereux “Abhazya’nın Samurzakan tarafından sınırını oluşturan Aaldzga nehrinin ağzı, Markula’nın yanından geçtiğimizde hâlâ ilerideydi” diye belirtmiş ancak yayınladığı haritada Murzakan’ı Abhazya’nın bir parçası olarak göstermiştir. Montpereux’un anlatımına göre, 1832-1833’te Murzakan’ın, Abhaz prensi Açba ile Levan Dadian arasında çatışma arenasına dönüşmüştür. Ayrıca “Samurzakanlılar, asıl hükümdarlarının ortadan kaldırılmasından memnun değildi ve bu nedenle Dadian’dan kurtulmak için ülkede sık sık isyanlar çıkıyordu”. Halk arasındaki huzursuzluğu M. Seleznev şöyle aktarmaktadır: “…fakat Samurzakanlılar itaat etmiyordu ve yeni kurulan iktidardan nefret ederek Dadian’ın gönderdiği yetkilileri dövüp kovuyorlardı. 1834 yılında General Akhlestyshev komutasındaki Rus birlikleri Murzakan’ı işgal ederek Elyr köyü yakınlarında tahkimatlar inşa etmiş ve yerel halka boyun eğdirmiştir. Bu dönemde Abhazya, Samurzakan’daki karışıklıklardan yararlanarak bu bölgede hak iddia eden Mikhail Şervaşidze (Abhazca Hamitbey Çaçba) tarafından yönetilmekteydi. Rus Korgeneral İ.F. Blaromberg. 1835’te şöyle belirtmiştir: “Yerel halkın Absne olarak adlandırdığı Abhazya veya Abazya, güneyde Mingrelya’dan İngur nehri ile ayrılmıştır…”, “Samurzakan toplumu İngur ve Aaldzga nehirleri arasında yer almaktadır. Mingrelya’ya bağlı olduğu kabul ediliyor ve Mingrel hükümdarı Prens Levan Dadian’ın himayesi altında bulunmaktadır”.

Böylece Samurzakan, L. Dadian’ın Rus tahtına olan bağlılığının bir ödülü olmuştur.

1839’da Murzakan’da geçici idari birim oluşturma ve doğrudan Rus yönetimine bağlama fikri ortaya çıkmış, “1840’ta ise buranın doğrudan hükümetin kontrolü altındaki topraklara dâhil edilmesine ilişkin yüce emir yayınlanmıştır”. 1841’de Okum (Abhazca Geyma) köyü Murzakan’ın merkezi olmuş, Levan Dadian’a Murzakan karşılığında belirli bir ücret ödenmiş, ayrıca Büyük ve Küçük Koki, Şamgoni, Orsantya ve Pahulan köyleri Megrelya’ya bağlanmış, bu durum Murzakan’ı kendi soyuna ait kabul eden Abhazya hükümdarı Mikhail’i küçük düşürmüştür. “Yeni idari birime İlori ve bazı diğer köyler dâhil edilmemiş: sınır Ohuri/Ohurey nehri boyunca çizilmiştir. Sorunun bu çözümü, söz konusu bölge üzerinde hak iddia etmeyi sürdürmekte olan Mikhail Şervaşidze’yi tatmin etmemiş”, bu bağlamda yönetimden çekilmesi, yani Abhazya’dan uzaklaştırılması talebiyle yazı yazmış, ancak Prens Vorontsov’un cevabı şu içerikte olmuştur: “Hükümdarın bu şekilde feragat etmesine yetkili kişinin görevinden basit bir azli olarak bakamam. Tanrı’nın size bahşettiği veya yüklediği, zaman, kökenin şöhretiyle, ataların faziletleriyle, kendi başarılınıza ve halkın minnettarlığıyla kutsallaşan hak, yetki ve sorumlulukları reddetmek istiyorsunuz. Elbette ki, endişe ve emeklerin yanı sıra şöhret, toplumdaki liderlik, şahsınız ve aileniz için önemli ayrıcalık ve kazançlar ile bağlantılı olan bu haklar, sorumluluklar size yük oluyor. Üstlenmiş olduğunuz ve miras bırakmanız gereken saygınlıktan feragat etmenizin hâkimiyetiniz altındaki ve komşu halk üzerinde nasıl bir izlenim bırakacağını bir düşünün. Düşünün ki, torunlarınız sizin fikrinizi paylaşmayacak, bu yüce unvan onlara yük olmayacak ve geçerli bir sebep olmadan gereksiz yere nimetten mahrum edeceğiniz torunlarınız sizden nefret edecek”.

Ancak görünüşe göre, Murzakan daha önce sadece bu köyleri değil, aynı zamanda topraklarının kuzeybatı kesimini de kaybetmişti. Şöyle ki 1816 ve 1823 haritalarında Abhazya’nın doğudaki sınırı kesinlikle İngur nehri boyunca, 1842 haritasından görüldüğü üzere İngur ve Larikuara nehirlerinin birleştiği yere, yukarıda Djvari köyüne ve son nehir boyunca Bahuşvyndjana dağına kadar ve kuzeyde Ergdzaşyra → Huadjal → Arrymua → Hyda → Mguaşirpua dağ şeridi boyunca ve ana Kafkas sıradağına kadar uzanıyordu. Artık Abhazya sınırı, Larikuara nehrinin biraz aşağısında Pahulan köyü yakınlarında başlayarak, batıda Aysırra dağı yönünde ve Aysırra → Apsarahu → Apşırra → Akiba → Bakulztou → Ergdzaşıra → Huacal → Arrımyüa → Hyda → Mguaşırhua dağ şeridi boyunca yukarı ve Ana Kafkas sıradağına kadar devam etmektedir. Belirtilen dağlar ile İngur nehrinin sağ kıyısı arasındaki topraklar şu anda Gürcistan’a bağlıdır.

1858 haritasından görüleceği üzere kısa süre sonra Murzakan tekrar Abhazya’ya dâhil olmuştur. 1864’te Krasnaya Polyana’da (Abhazca Gubaa-dü) Rus-Kafkas savaşı sona ermiş, “Haziran 1864’te ise Abhaz Prensliği kaldırılmış, düzenlemeler ve eyaletler onaylanıncaya kadar geçici bir “askeri-halk hükümeti” kurulmuştur. Abhazya, Rus İmparatorluğu’nun Sohum askeri bölgesi olarak yeniden adlandırılmış ve Kutaisi genel valisine bağlı üç nahiye (Bzıp, Sohum ve Abjua) ve iki idari birime (Tzabal ve Samurzakan) bölünmüş, bölge başkanı olarak 12 Temmuz 1867’de bölgenin “iç idaresine” başlama emrini alan Abhazya’daki birliklerin komutanı General P.N.Şatilov atanmıştır”. Hükümdar Mikhail aynı yılın Kasım ayında Abhazya’dan sürgün edildiği Voronej’de 1866’da ölmüştür. “Sohum bölgesi idari açıdan; Sohum şehrinin yönetimi ve dört nahiyeye: Tzabal, Pitsunda, Dranda, Okum olarak bölünmüştür. Sohum şehrini yönetmek için vali ve ona bağlı polis karakolu atanmıştır”. 1888 yılında Rus İmparatoru’nun talimatıyla Sohum askeri bölgesi Murzakan ile birlikte Kutaisi eyaletine bağlı Sohum bölgesi olarak yeniden adlandırılmıştır.

19. yüzyılda Abhazya’nın tarihi Murzakan bölgesinin etnik nüfusu hususunda başta Abhaz ve Gürcü olmak üzere tarih yazımında iki karşıt görüşle karşılaşıyoruz. Bunun nedeni öncelikle bu konunun iki ülke arasındaki günümüzün siyasi gerçekleri açısından bakılarak ele alınmasıdır. L.T. Soloviev’in görüşüne göre, Murzakan topraklarında başlangıçta çoğunlukla Megreller ikamet etmekteydi, ancak Abhaz-Megrel savaşlarına, Aaldzga ve İngur arasındaki bölgenin 17. yüzyılda Çaçba (Şervaşidze) soyundan Abhaz feodal beyleri tarafından ele geçirilmesi ve talan edilmesine bağlı olarak söz konusu bölge ıssızlaşmış, “Bu ıssızlaşma, miras paylaşımında bu bölgeye sahip olan Kuap Çaçba’nın (Şervaşidze) Samurzakana yerleşmesine kadar devam etmiştir. Kuap oraya, “halk geleneğine göre tebaasının bir kısmıyla birlikte onu takip eden” prensler ve soylulardan oluşan mahiyetiyle birlikte gitmiş, kısa süre sonra ise onların aileleri de oraya taşınmıştır. Küçük yerel nüfus, kendilerini savunacakları umuduyla gelenlerin himayesini memnuniyetle kabul etmiştir. Aynı bilgiler 19. yy. başında düzenlenen ve İ.G. Antelava’nın çalışmasında yer alan belgede de belirtilmektedir. Belgeden Kuap Şervaşidze’nin, Abhazya’nın diğer kesimlerinden prensleri ve asilzadeleri çekerek payına düşen bölgeyi iskân ettiği anlaşılmaktadır. Yazar, 19. yy. çoğu kaynağının Samurzakanlıları Abhazlara atfettiğini belirtmekte, bununla birlikte “Samurzakan’ın etnik tarihinin özelliklerinden birinin, bu bölgeye Megrelya başta olmak üzere Batı Gürcistan’ın komşu bölgelerinden önemli kitlelerin göçü olduğunu” vurgulayarak, şu sonuca varmaktadır: “Samurzakan alt etnoniminin (veya topoetoniminin) tüm varoluşu boyunca etnik sınır bölgesinde yaşayan etnik açıdan karışık nüfusla ilişkili olarak kullanıldığı varsayılabilir”.  Etnik nüfus konusunu ayrıntılı olarak inceleyen Abhaz araştırmacı T.A.Açugba, S.M.Bronevsky, İ.K.Aşa, J.F., D. de Montpereux, F.F. Tornau, A.P.Berger, İ.G. Philipson, D.Maçavariani, İ. Bartolomei, N.M.Albov ve diğerleri gibi 19. yüzyıl kaynaklarına dayanarak Murzakanların kökeninin Abhaz olduğunun altını çizerek, “Samurzakanların Abhaz etnik grubuna ait olduğuna dair bir zamanlar Gürcü basınında da yazılar yazıldığını” belirtmektedir. Bazı Gürcü araştırmacılar, 19. yüzyılda Murzakan halkının Megrel olduklarını ve hiçbir şekilde Abhaz olarak kabul edilemeyeceğini iddia etmektedir.

Burada bulunan Rus gezginlerden, askerlerden alıntılar vermeyeceğiz çünkü bunların hepsi T. A. Açugba’nın çalışmasında yer almaktadır, ancak araştırmacıların gözden kaçırabileceği kaynaklara dikkat çekeceğiz. Murzakan’daki etnik durumu anlamaya yönelik kaynaklardan biri N.K.Seydlitz, 1877, P.D. Kraevich, 1869, Ernest Chantre, 1877 ve diğerlerinin verileridir. P.D.Kraevich şöyle belirtmektedir: “Batı Samurzakan’da Abhaz dili, doğuda ise Megrel dilinin özel bir lehçesi hâkimdir. Samurzakan nüfusunun bir kısmının kabilesel farklılıklarına rağmen, bu ülkenin sosyal yapısının Abhazya’nın diğer bölgeleriyle karşılaştırıldığında keskin bir değişim göstermediğine şüphe yok”. Elbette bir kişinin etnik kökeni dile göre belirlemek her zaman mümkün olmuyor, yine de bazı verileri analiz edelim. N.K. Seydlitz şöyle kaydetmektedir: “Samurzakan, İngur ve Aaldzga nehirleri arasında yer alan ve Abhazlar ile Megrellerin yaşadığı topraklardır”. Beş yıl Abhazya’da kalan gezgin ve araştırmacı N.M. Albov, 1892 yılında: “Beş yıl boyunca Abhazya’da seyahat ederek, ülkenin halkını az çok tanıma fırsatı buldum” bilgisini aktararak, Abhazya’nın Gagra sırtından İngur nehrine kadar uzandığını ve Abhazya’nın her kesiminde neredeyse sadece Abhazların yaşadığını kaydetmekte, ancak Murzakan’dan söz ederken şöyle belirtmektedir: “bu bölgede, Megrel unsurunun önemli bir karışımı ile Abhaz kökenli bir kabile olan Samurzakanlar yaşamaktadır. Yönetim merkezi Samurzakan’ın tam ortasında yer alan Okum’dur”.

19. yüzyılın 70’li yıllarında ünlü Fransız arkeolog ve antropolog Ernest Chantre Kafkasya’da araştırmalar yapmış ve onun, Seydlitz ve Eskert’in çalışmalarına dayanarak Fransızca düzenlenen Kafkasya’nın etnik haritasında Murzakan’da Megreller ile Abhazlar arasındaki dilsel temas çizgisi “Pahulani → Papynyrhua (Saberio) → Abaakıt (Dihazurga) → Hatsha (Çeburkhinci) hattı boyunca geçmekte, devamında batıya doğru deniz yönünde bir yay çizerek Yuardzy (Eristskali) nehri ve Gudaa köyüne kadar uzanmaktadır”.

Seydlitz’in bir diğer, Rusça olan haritasında Abhazca konuşulan köyler şu şekilde işaretlenmiştir: “Elır, Repi, Gudaa, Şaşlety, Reçhi, Mahura, Pahulan, Babei-aisyra, Etseri, Çhuartal, Okum, Eşkety, Besluhba, Atavj, Akuaskia, Kumuz, Adgah-dara”, Megrelce konuşulan köyler ise: “Nabakevi, Bargebi, Gagida, Barbala, Etseri-Muhuri, Saberio, Dihazurga, Hutuş-Muhuri”.

Benzer veriler Gürcü filolog A.A. Tsagereli’nin çalışmalarında da yer almaktadır. Tsagereli, Megrel dilinin coğrafyası hakkında önemli bilgiler vermektedir: “kuzeybatıda, Samurzakan’da Megrel ve Abhaz dilleri arasında bir çatışma söz konusudur, burada Megrelce ana dili kabul edilmesine, kadınlar ve çocukların bu dili kullanmasına rağmen erkekler Abhaz dilini kullanmaktadır. Şu anda Megrel dilinin hâkim olduğu sınırlar şöyledir: güneydoğu sınırı Tsheniz-tshali nehri, batı sınırı Karadeniz, kuzeybatı Aaldzga nehri, kuzeyde ise Svaneti sınırları olarak kabul edilebilir”.  Aynı yazar bir diğer çalışmasında Megrel dili konuşulan, ancak İngur nehrinin sağ kıyısında bile erkeklerin Abhaz dilini de bildiği köylerin tam listesini vermektedir: “Puraşi, Etseri, Djvari, Pahulani (ilk üç köy İngur nehrinin sol kıyısında, Pahulani ise sağında bulunmakta, günümüzde Gürcistan’a bağlıdır (Not: D.K.Gopya), Saberio, Dihazurga, Tshiri, Tçuburhinci, Tagiloni, Atangela (aynı kasabanın iki farklı kesiminin adı), Nabakevi veya Nabakebi, Otobaia, Ganardjiaş-muhuri, İsoreti ve Dihaguzube, aynı köyün kesimleri, Koki, Hetuş-muhuri, Etseri, Barbala, Bargebi, Etseri-muhuri”.

Devamında Ayurdzy (Eristskali) nehrinin sağ kıyısından Ohurei nehrinin sağ kıyısına kadar halkın, özellikle erkeklerin hem Megrelce hem de Abhazca konuştuğunu, Ohurey nehrinden Aldzga (Galidzga) nehrine kadar ise Abhaz dilinin hâkim olduğunu belirmektedir. Ayrıca Abhazca konuşan köyler listelenmiştir: Ohurei… Abjigdara, Kumuzi, Atabja, Abja, Nadjihevi. Sagurgulio, Saçina, Reka, Sahahubia, Bedia, Eşketi, Çhuartal, Reçhi, Okum, Tsarçe, Reni, Gal, Muhuri, Şaşleti, Repi, Gudaa…Tkvarçal, Kvezani, Urta, Pakuaş, Etseri”. A. Tsagerali’ye göre dil açısından Elır (İlor) köyü üzerinde ayrı durulması gerekiyor: “İlori’de hem ailede hem toplumda Megrel dili hâkimdir”. Elır (İlor) sakinlerinin çift dilliliğinden D.Bakradze makalesinde bahsetmiştir: “eski Hıristiyan Megrel kökenli 160 hane; Abhazca biliyorlar ama hep Megrelce konuşuyorlar”. Bununla birlikte Abhazların antik çağlardan beri kutsal saydıkları “Aylırnıkha” antik tapınağının Elır köyünde bulunduğu, İlor tapınağının Abhaz antik tapınağının yanına inşa edildiği belirtilmelidir.

Murzakan’da Abhaz nüfusunun açıkça çoğunlukta olduğu N.M. Albov tarafından da doğrulanmaktadır: “Okum’un güneydoğusunda, Soberia, Dihazurgi, Çuburhinci ve diğer topluluklarda hâkim olan dil kesinlikle Megrelce, ancak yaşlıların anlattıklarına göre eskiden burada daha çok Abhazca konuşulmaktaydı. Dağ ve nehirlerin adlarının neredeyse tamamı Abhazcadır”. Farklı dönemlere ait çeşitli haritalarda tarihi Samurzakan topraklarına bakıldığında, yirmiden fazla büyük dağların hepsinin isimlerinin Abhazca olduğu anlaşılmaktadır. Etnik nüfusun belirlenmesi için Murzakan dâhil olmak üzere Abhazya nüfusuna ilişkin çeşitli istatistiksel veriler de önem arz etmektedir. 1886 yılı “Hane Sayımına” göre, Alman araştırmacı D.Muller’in belirttiği gibi, “bazı (Abhaz yanlısı) bilim adamları, 1886’da Abhazya’daki Abhazların oranının %85,7 olduğunu iddia etmektedir; bu bağlamda Abhazlara Samurzakanlıların eklendiği açıktır (30 640 + 28 323 = 58.963 veya 68 773’ün %85,7’si). Öte yandan bazı Gürcü (yanlısı) bilim adamları, Samurzakanlılara tüm Kartvelleri (Megreller ve Sohum çevresindeki belli sayıdaki Lazlar+İmeretler ve Guriler dâhil Gürcüler) eklemek suretiyle aslında “Gürcülerin” %50,6 çoğunluğu oluşturduğunu ileri sürmektedir (30 640 + 3 558 + 515 + 84 + 9 = 34 806 veya 68 773’ün %50,6’sı). Abhaz (yanlısı) bilim adamları seçtikleri biçim nedeniyle eleştirilse de özünde gayet haklılar: kaynakta düzenlenen ek özet tablolarda Samurzakanlılar belirtilmemekte, ancak Kutaisi eyaletindeki Abhazların sayısı 60’432 olarak verilmektedir. Batum’da (şehir ve bölge) 1469 Abhaz mevcuttu; böylece geriye 58 963 kişi kalıyor, bunların Abhazlar artı bölgemizdeki Samurzakanlar olduğu açıktır”. Devamında araştırmacı şöyle belirtmektedir: “yetkililerin Abhazlar ile Samurzakanlar arasında ayrım yapmakta zorlandığı aşikârdır, bunun yerine bölgesel bölünmelere ayrılmıştır. Öte yandan sürekli yan yana yaşadıkları belirtilen Megreller ile Samurzakanları ayırmakta da pek zorlukla karşılaşmışlardır”.

Tarihi Murzakan (Samurzakan), kuzeyden doğuya, Aaldzga nehrinden İngur nehrine kadar yaklaşık 46 km, kuzeyde Kun İaşta dağından Karadeniz kıyısına kadar güney yönünde yaklaşık 50 km boyunca uzanmaktadır. Mevcut tarihi kaynakları incelediğimizde, 19. yüzyılda tarihi Murzakan bölgesinin büyük bir kesiminde nüfusun Abhaz dilinin taşıyıcıları olduğu, Abhazca konuştuğu sonucuna varabiliriz, Abhaz dilini konuşanlar bölgenin kuzey, kuzeybatı, orta ve kuzeydoğu kesiminde ikamet ederken, Megrel dilini konuşanların bölgenin doğu kesiminde, Pahulani köyünden güney yönünde İngur nehrinin sağ kıyısı boyunca ve ağzına kadar, ayrıca Ayuardzy (Eristskali) nehrine kadar deniz kıyısı boyunca yaşamaktaydı, ilerisinde nüfus çift dilli veya Abhazca hâkim dildi. Murzakan’ın tarihi geçmişi hâlâ yeterince incelenmemiştir.

Bu bağlamda, bu konu üzerinde araştırmalar yapılırken kanaatimce aşağıdaki hususlar dikkate alınmalıdır:

1) Zaman dilimine kadar somut tarihsel durum;

2) Bilgi kaynağı, görgü tanığı (bilim adamı, gezgin, haritacı), siyasi yönelimi ve uyruğu;

3) Toponimik veriler konusunda daha dikkatli olunmalı, zira bunlar, hatta Abhaz kökenli olanlar bile, belirli koşullara bağlı olarak değişiklik gösterebilmektedir (20. yüzyıldan çok sayıda örnek mevcuttur).

Kaynakça:


1. İmereti, Mingrelya, Guria ve Abhazya Haritası. Kafkasya’da Rus hâkimiyetinin kurulması. Cilt II. – Tiflis, 1902.
2. 1809-1817 yılları arasında Transkafkasya bölgesindeki askerî harekâtlar haritası. Kafkasya’da Rus hâkimiyetinin kurulması. Cilt II. – Tiflis, 1902..
3. Rusya İmparatorluğu’nun ve yakındaki yabancı toprakların ayrıntılı haritası. 1816.
4. Pyadyshev V.P. Rusya İmparatorluğu’nun coğrafi atlası. St. P. 1820-1827.
5. Heinrich Mahlmann. Karte des Kaukasus, nach den neuestenAufnahmen des Kaiserl ichrussischenGeneralstabesentworfen. 1842.
6. 1858 Karadeniz ve Kafkas hattı birlikleri topraklarının haritası. Düzensiz birliklerin toprakların haritası. 1858.
7. Carte ethnologique du Caucase, MM Seidlitz’in travaux’larının giyinmesi/d’apres’i; Komaroff; von ErckertChantre; ve Ernest Chantre. Ernest Chantre. Recherchesanthropologiquesdans le Caucase. Lyon. 1887.
8. Seydlitz’in Kafkasya bölgesinin etnografik haritası. 1880

Instagram hesabımız

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir