Antik Dünya Sisteminde Abhazya
52 dk okuma süresi

Antik Dünya Sisteminde Abhazya

Kuzeydoğu Karadeniz kıyılarındaki (Abhazya) Grek kolonizasyonu problemi, bölgenin antik dönemi açısından aşırı derecede karmaşık ve önemli bir meseledir. Öyle ki üzerinde ortak bir fikir birliği oluşmuş
bile değil. Bununla birlikte yazılı kaynaklara ve arkeolojik kazı sonuçlarına bakıldığında Rum varlığı bütün araştırmacılar tarafından kabul ediliyor. Tabii yazılı kaynakların ve yazıtlı anıtların azlığı, Kuzeydoğu Karadeniz kıyılarında (Abhazya) Grek kolonizasyonu konusunda farklı fikirlerin ortaya çıkmasına sebep oluyor. Abhazya’da Grek kolonizasyonu problemi, birçok kuşaktan araştırmacının ilgisini çeken bir konu olmuştur. Meseleyi ilk ortaya atanlardan biri Frederic Dubois’ti. Dubois, Kafkasya’nın Karadeniz kıyısında bulunan Dioskurias, Gyenos ve diğer şehirler hakkında kaleme aldığı “A Journey Round the Caucasus” (Kafkasya Seyahati) adlı eserinde söz konusu şehirleri tipik Grek kolonileri olarak tanımlar.1

Aralarında V. Chemyavsky, K. Machavariani, V. Miller, V. Kudryavtsev, A. Bashkirov, M. Ivaschenko, A. Fadeev ve başkalarının da bulunduğu birkaç bilim adamı, Abhazya kıyılarındaki Grek kolonizasyonu hakkında eserler kaleme aldılar. Geniş bir anıtlar grubu üzerinde çalışan L.N. Soloviov, Abhazya’daki Grek kolonizasyonu meselesinin keşfine önemli bir katkıda bulundu.2

Antik Dünya Sisteminde Abhazya

Antik Dünya Sisteminde Abhazya

Antik Dünya Sisteminde Abhazya

Antik Dünya Sisteminde Abhazya

Antik Dünya Sisteminde Abhazya

Antik Dünya Sisteminde Abhazya

Antik Dünya Sisteminde Abhazya

Antik Dünya Sisteminde Abhazya

Antik Dünya Sisteminde Abhazya

Antik Dünya Sisteminde Abhazya

Antik Dünya Sisteminde Abhazya

Antik Dünya Sisteminde Abhazya

Antik Dünya Sisteminde Abhazya

Antik Dünya Sisteminde Abhazya

Antik Dünya Sisteminde Abhazya

Antik Dünya Sisteminde Abhazya

Antik Dünya Sisteminde Abhazya

Antik Dünya Sisteminde Abhazya

Antik Dünya Sisteminde Abhazya

Antik Dünya Sisteminde Abhazya

Antik Dünya Sisteminde Abhazya

Antik Dünya Sisteminde Abhazya

Antik Dünya Sisteminde Abhazya

Antik Dünya Sisteminde Abhazya

Antik Dünya Sisteminde Abhazya

Antik Dünya Sisteminde Abhazya

Antik Dünya Sisteminde Abhazya

Antik Dünya Sisteminde Abhazya

Antik Dünya Sisteminde Abhazya

Antik Dünya Sisteminde Abhazya

Antik Dünya Sisteminde Abhazya

Antik Dünya Sisteminde Abhazya

Antik Dünya Sisteminde Abhazya

Antik Dünya Sisteminde Abhazya

Antik Dünya Sisteminde Abhazya

Antik Dünya Sisteminde Abhazya

Antik Dünya Sisteminde Abhazya

Antik Dünya Sisteminde Abhazya

Antik Dünya Sisteminde Abhazya

Antik Dünya Sisteminde Abhazya

Antik Dünya Sisteminde Abhazya

Antik Dünya Sisteminde Abhazya

Antik Dünya Sisteminde Abhazya

Antik Dünya Sisteminde Abhazya

Antik Dünya Sisteminde Abhazya

Antik Dünya Sisteminde Abhazya

Antik Dünya Sisteminde Abhazya

Antik Dünya Sisteminde Abhazya

Antik Dünya Sisteminde Abhazya

Antik Dünya Sisteminde Abhazya

Antik Dünya Sisteminde Abhazya

Antik Dünya Sisteminde Abhazya

Antik Dünya Sisteminde Abhazya

Antik Dünya Sisteminde Abhazya

Antik Abhazya

Antik Abhazya

Antik Abhazya

Antik Abhazya

Antik Dünya Sisteminde Abhazya

Antik Dünya Sisteminde Abhazya

Antik Dünya Sisteminde Abhazya

Antik Dünya Sisteminde Abhazya

Antik Dünya Sisteminde Abhazya

Antik Dünya Sisteminde Abhazya

Abhazya’daki Grek kolonizasyonu, Z.V. Anchabadze’nin eserlerinde önemli ölçüde ele alınmıştır.3 Anchabadze, Kuzeydoğu Karadeniz kıyılarının kolonizasyonunun, MÖ VIII-VI. yy’daki genel kolonizasyon hareketinin aşamalarından biri olduğuna inanıyor. Anchabadze’ye göre Dioskurias, yerel ticaretin ve tarımsal yerleşimlerin merkezi olarak ortaya çıkmıştır. Araştırmacı, Grek kolonilerinin bir devlet olarak Kolhis’te (aynı zamanda Abhazya’da) varlık gösterdiğini düşünüyor.

Bu konunun araştırılmasında Abhaz arkeolog M.M. Trapsh’a büyük bir önem atfedilmektedir.4 Trapsh’a göre Abhazya’da Grek şehirlerinin ortaya çıkması, antik devletlerin gelişmesinin bir sonucudur. Grekler, kolonilerini ekonomi ve ticaretin gelişmesi için doğal şartların mevcut olduğu yerlere kuruyorlardı. Yerli halk da Grek şehirlerinin varlığına ilgi duyuyordu. Trapsh’a göre bu şehirlerin kurulmasında belirleyici rol, kent hayatına çoktan hazır olan yerli halka aitti. Bu da şehirlere yerli unsurların hakim olmasına yol açtı. İşte M.M. Trapsh’ın Doğu Karadeniz kıyılarındaki şehirlerin gelişmesinin esasına dair fikri buydu.


(*) Prof. Dr., Abhazya Devlet Üniversitesi Tarih Fakültesi Dekanı, Sohum-Abhazya.
(**) İngilizceden Çeviren: Ömer Faruk Birpınar
(1) Dubois Frederic De Monpere, A Journey Round the Caucasus. Kaf
kasya Çevresinde Yolculuk, Sohum. 1937, s. 145-150.
(2) Soloviov L.N. Dioskuria-Sebastopolis-Tskhum. Abhazya Devlet
Müzesi Eserleri. I. Sohum, 1947, s. 99-134.
(3) Anchabaze, Z.V. The History and Culture of Ancient Abkhazia
(Antik Abhazya Tarihi ve Kültürü). Moskova, 1964, s. 146-149.
(4) Trapsh, M.M. Ancient Sukhum (Antik Sohum). Eserler, 2. So
hum, 1969, s. 209-219

M.M. Trapsh’a göre yerli halk, Grek kolonizasyonu başlamadan önce ekonomisi ve kültürü son derece gelişmiş bir topluma sahipti. Tartışma konusu olan problem hakkında çok sayıda makale ve bir monografi kaleme alan M.P. Inadze de Greklerin bölgeye ulaşmasından önce Doğu Karadeniz kıyılarındaki halkların sosyal gelişim konusunda uzun bir yol kat ettiğini, kent hayatına tamamen hazır hale geldiğini düşünüyor. Bundan dolayı bölgedeki Grek yerleşimleri, tipik kolonilere dönüşememiş ve kendine has bir karaktere bürünmüştür. Yerel ticaret ve tarım merkezleriyle ortaya çıkan Grek yerleşimleri, karışık nüfusa sahip ve kentsel yapının bazı özelliklerini taşıyan şehirlere dönüşmüştür.5

O.D. Lordkipanidze tarafından kaleme alınan çok sayıda eser, Doğu Karadeniz kıyılarındaki Grek kolonizasyonu problemine tahsis edilmiştir. Lordkipanidze, Grek yerleşimlerinin bulunduğu farzedilen yerlerdeki arkeolojik bilgilerden yola çıkarak Kolhis’te ki Grek yerleşimlerinin, büyük yerel kentsel yerleşimlere eklemlenmiş ticaret merkezlerini temsil ettiğini düşünüyor. Bu yerleşimler, antik dünyayla birlikte Kolhis’te ticari ve ekonomik bağların gelişiminde önemli bir rol oynamışlar, ancak siyasi ve sosyal yapıda herhangi bir karmaşık Helenistik form ortaya koymamışlardı. Geniş çaplı bir kolonizasyonun olmazsa olmazı olan egemen bir Grek yurdunu da içine alan gerçek bir antik kültür gelişemediği gibi yerli halkın Helenleştirildiğine dair de hiçbir ize rastlanamamıştır.6

G.A. Lordkipanidze adlı diğer bir Gürcü araştırmacı ise Greklerin, Geç Bronz Çağı’nın sonunda kıyılarda ortaya çıkan ticari ve ekonomik merkezlere yerleştiklerini ve bu merkezlerdeki nüfusun gerçekten birbirine
karıştığını, ancak Grek yerleşimcilerin önemli ölçüde ekonomik ve siyasi rol oynadıklarını düşünüyor.7 Yazar ayrıca “Büyük Grek Kolonizasyonu” döneminde Kolhida’da ortaya çıkan Grek yerleşimlerinin, Grek kültürünün önemli merkezlerini temsil ettiğini, antic Pichvnara ve Eşera sitelerinden yapılan ithalat ve Dioskurias’tan çıkan el sanatlarının da bunun göstergesi olduğunu düşünüyor. Guram Lordkipanidze’nin bu kategorik tespitine itiraz eden Otar Lordkipanidze ise “Pichvnari ve Eşera sitelerinden yapılan büyük ithalatların, sadece Greklerin Kolhis ile yoğun ticari bağlantılarının bir delili olarak görülebileceğini, fakat bölgede ortaya çıkan Grek yerleşimlerinin kent teşkilatının bir göstergesi sayılamayacağını öne sürüyor. Otar Lordkipanidze ayrıca bütün ithalatı Atina’nın ticari ve ekonomik faaliyetlerine bağlıyor.

A.Y. Kakhidze de Doğu Karadeniz kıyılarındaki Grek kolonizasyonuna değiniyor. Kakhidze’ye göre bu topraklar, MÖ VII. yüzyılın sonuna kadar zaten ticari ve ekonomik ilişkilerin devam ettiği bir alandı. Kakhidze, erken dönemde Pontus kentlerinin bölgede önemli rol oynadıklarını ve başlangıç aşamasında Grekler ile yerli halk arasındaki iletişimin doğal bir karaktere sahip olduğunu düşünüyor.

A.I. Boltunova da çok sayıda eserini Doğu Karadeniz kıyılarında şehirlerin oluşumuna ve şehir hayatına adamıştır. Boltunova yerli kabilelerin bulunduğu köylere yerleşen Greklerin küçük ticaret merkezleri
kurduklarını, yerli halkı kısmen sürdüklerini ve köleleştirdiklerini, civardaki toprakları ele geçirdiklerini, buraları ticaret merkezlerine veya Yunan şehirlerine dönüştürdüklerini düşünüyor. Boltunova ayrıca Grek yerleşimcilerin Kolhis’e konuşlandıkları andan itibaren tarım, balıkçılık ve diğer faaliyetlerle – en önemlisi de- ticaretle iştigal ettiklerini yazar.8 Dioskurias ile Kolhis Krallığı arasındaki ilişkilere de değinen Boltunova “Kolhis Krallığı varolsaydı her halükarda Dioskurias’ın MÖ VI-V. yy’da işgal ettiği toprakları ve kırsal alanlarını da içine almış olurdu” der9.


(5) Inadze M.P. Black Sea Cities of Ancient Georgia (Antik Gürcistan’ın Karadeniz Kıyı Kentleri). Tiflis, 1982, s. 142-158
(6) Lordkipanidze O.D. Ancient World and Colchis (Antik Dünya ve
Kolhis). Tiflis, 1966, s. 158.
(7) Lordkipanidze G.A. Ancient Colchis in VIth-IInd cc. B.C. (MÖ VIII. yy’da Antik Kolhis) Tiflis, 1978, s. 136-140.
(8) Boltunova A.I. Hellenic Apoikias and Local Population of Colchis (Yunan Apoikiaları ve Yerli Kolhis Halkı) Cilt: The Problems of Greek Colonisation of the North East Black Sea Littoral (Kuzeydoğu Karadeniz Kıyılarında Grek Kolonizasyonu Problemleri) Tiflis, 1979, s. 256-273.
(9) Age, s. 264

Antik Dünya Sisteminde Abhazya

Y.N. Voronov ise sayısız eserinde Doğu Karadeniz kıyılarındaki Grek kolonizasyonu problemine asla değinmemiştir. Voronov, Kolhis’teki şehirlerin bir kolonizasyon ürünü olduğunu, sosyoekonomik, kültürel ve etnik yapısıyla Karadeniz kıyılarının diğer bölgelerindeki Grek yerleşimlerinden zar zor ayırt edilebildiğine inanıyordu. Voronov’a göre antik öncesi dönemde Dioskurias çevresi göreli bir çöküş yaşadı ve MÖ VI-V. yüzyılın sonunda Grek kolonilerinin ortaya çıkmasıyla birlikte ekonomik bir yükselişin startını verdi.10

Abhazya’da birçok antik anıtı ortaya çıkaran G.K. Shamba, Kuzey Karadeniz kıyılarındaki erken Grek yerleşimlerinin deniz kenarına yakın bölgelerde (Dioskurias, Gyenos, Pichvnari) veya kıyıdan biraz uzakta (Eşera, Simagre) ortaya çıktığına inanıyor. Her durumda Grekler, yerli köylerine yakın yerlere, ticaret ve çiftçilikle iştigal edebilmek için de doğal kaynaklar bakımından zengin bölgelere yerleşmişler.11 Shamba, yerli halkla Grekler arasındaki ilişkilerdeki barışçıl yapıya rağmen Grekler savunma amaçlı yapılarla kendilerini savunmaya çalıştılar.

Binaenaleyh VI-V. yy’da Doğu Karadeniz kıyılarındaki kentlerin sosyoekonomik, kültürel ve etnik karakteriyle ilgili çeşitli bakış açıları şöyle özetlenebilir:
1) Kent tipi yerleşimler Greklerin bölgeye varmalarından çok önce Greklerden bağımsız olarak ortaya çıkmış ve sonra tarih boyunca Grek değil Kolhis olarak kalmış.
2) Doğu Karadeniz kentleri, Greklerin nüfuzu altında Geç Bronz Çağı dönemini büyük yerli topluluklarına dayalı olarak ortaya çıkmış ve başlangıçtan itibaren sadece bazı özyönetim özellikleriyle “karışık” bir Greko-yerli nüfusa sahip olmuştur.
3) Kolhis’teki Grek yerleşimleri, kendi ekonomik temeli olmayan ticaret merkezlerini temsil ediyordu ve yerli kentlerde teşkilatlanmışlardı; Kolhis’teki antik kentler, Grek kolonizasyonunun bir ürünüydü ve sosyoekonomik, kültürel ve etnik karakteriyle Karadeniz kıyılarındaki diğer bölgelerde bulunan Grek yerleşimlerinden zar zor ayırt edilebiliyordu.

Kolhis halkı ile Grekler arasındaki etkileşim safhaları ve ilk temas dönemi de tartışmaya açıktır. Argonotlar Efsanesi’ne gönderme yapan çoğu araştırmacıya göre kolonizasyon öncesi Grek dünyasıyla Kolhis halkı arasındaki temaslar, Eski Yunanistan döneminde zaten vardı. Bununla birlikte son zamanlarda efsanenin Kafkasya tarafındaki başlangıcına dair objektif bir fikir daha sıklıkla ifade edilmiştir. Arkeolojik malzemelere göre Doğu Karadeniz kabilelerinin Grek dünyasıyla ilk teması MÖ VIII-VII. yy’dan önceki döneme denk düşmüyor.12 Kolhis’in Eski Yunanistan ile en eski deniz bağlantısı na dair tek arkeolojik kanıtın, alt Miken tipi bronz fibulalar olduğu düşünülüyor. Bununla birlikte Y.I. Voronov, Kafkas kavisli fibulalarının, VIII-VI. yy’da İskit öncesi ve erken İskit döneminde Kafkasya’da yaygın hale gelen Akdeniz fibulalarının kuzeydoğu koluyla ilgisi olduğunu ispatlamıştır.13 Sonuç olarak Kolhis-Koban bronz fibulaları, MÖ VIII. yy’dan önceki dönemde Kolhis-Grek bağlantısı meselesini çözmekte kullanılamaz. Sözü edilen fibulalar dışında Doğu Karadeniz kıyılarındaki eserler arasında bir dizi el yapımı objelere de dikkat çekilmektedir. Bu objeler MÖ. VIII. yy’dan itibaren yerli halkla Grek dünyası arasındaki bağlantı ihtimalini doğruluyor. Söz konusu objeler, hayvan şeklinde lamelli fibulalar, mantar şeklinde çıkıntı kümeleriyle süslenmiş mil şeklinde maskotlar, dikey oluklu ziller, saban demirleri, çapalar ve şarap açacaklarından oluşmaktadır.14


(10) Voronov Y.N. North Colchis in VIIIth-Vth cc. B.C. (MÖ VIII-V. yy’da Kuzey Kolhis) Tiflis, 1979, s. 279; Dioskurias-Sebastopolis Sohum. Moskova, 1980.
(11) Shamba G.K. Abkhazia in the Ist Millenium B.C. (MÖ I. Milenyum’da Abhazya) (yazılı ve arkeolojik kaynaklara dayanılarak yazılmıştır). Sohum, 2000, s. 174.
(12) Tsetskhladze G.R. Greek Penetration into the East Black Sea Coast: some results of study (Doğu Karadeniz Kıyılarında Grek Etkisi: bazı araştırma sonuçları) (MÖ VI – erken V. yy). Vestnik Drevnei
Istorii (Antik Tarih Habercisi), 1997, JVs 2, s. 101.
(13) Voronov Y.N. The Antiquities of the Sukhum Military Road (Sohum Askeri Yolu Antikçağ Yapıtları) Sohum, 1977, s. 21; Dioskurias seramik üretimi üzerine bir inceleme, Sovietskaya Arkheologia (Sovyet Arkeolojisi), 1977, Ns 2, s. 162-169.
(14) Scheglov A.N. Karadeniz kıyısındaki “Polis-Chora” sistemi ve temas bölgeleri. – Kitap: XIV International Conference of Antiquity Experts of Socialist Countries (XIV. Uluslararası Sosyalist Ülkeler Antikçağ Uzmanları Konferansı) Raporlar. Erivan, 1976. s. 43. Aynı yazar. Northwest Crimea in the Ancient Period (Antik Dönemde Kuzeybatı Kırım). Leningrad, 1978, s. 35.

VIII-VII. yy’da Güney Karadeniz kıyılarında Kolhis yönündeki bir dizi Grek kentiyle ilgili yazılı kaynaklardan edinilen verilerle bu arkeolojik gerçekler birleştiğinde, bölgede Apoikia’nın ortaya çıkışından 1-2 yüzyıl önce Doğu Karadeniz kıyılarındaki halkla Grekler arasında kolonizasyon öncesi bir temas olduğu ortaya çıkmaktadır.

Sohum Körfezi’nin demografik ve ekolojik durumu. Bütün belirli bölgelerde, özellikle ilk safhada, Grek kolonizasyonunu araştırmak için Greklerin kolonileştirdiği bölgelerdeki demografik ve ekolojik durumu belirlemek önem arz etmektedir. Demografik durum, kolonizasyon sürecini sıklıkla etkilemiş ve birçok yönden kolonistlerin ekonomik oryantasyonunu belirlemiştir. Kuzey ve Doğu Karadenizde Grek Kolonizasyonu Problemi İkinci Birlik Sempozyumu, bu probleme ayrılmış ve 1979’da Gürcistan’da düzenlenmiştir. Karadeniz’in Kuzey ve Doğu Sahilleri’ndeki durumuna dair yapılan mukayeseli bir inceleme birçok yönden ilginç bir manzara ortaya koymuş ve ayrı ayrı bölgelerde Grek kolonizasyonunun çeşitliliğini izah etmiştir.

En erken ve aktif kolonileşme faali- yetlerinden birine sahne olan Dinyeper-Bug bölgesi, Grekler tarafından asimile edilmeye daha uygundu. Grekler, toprağı sınırsızca kullanmaktan ve tarımı geliştirmekten memnundular. Benzer bir durum, Doğu Kırım ve Taman Yarımadası’nın kolonizasyonuna ve Panticapaeum, Nympaeum, Theodossia, Myrmekion ve diğer kolonilerin hızla ortaya çıkmasına katkıda bulunmuştur. Chersone- sus’taki Dorian-Heraklean kolonisinin kurul- masında ise farklı şartlar rol oynamıştır. Araştırmacılara göre burada kolonistler, bölgeyi ele geçirmek için zor kullandılar ve yerli halkı ya kovdular ya da köleleştirdiler.

Binaenaleyh Kuzey Karadeniz kıyılarındaki bütün toprakların demografik durumu, buraya yerleşmiş tarım nüfusunun yitikliği ve hiçbir önemli politik gücün olmamasıyla karakterize edilmiştir.

Gürcü bilim adamı O.D. Lordkipanidze’ye göre bütünüyle farklı bir durum -Doğu Karadeniz sahilinde-Kolhis’te Grek koloni- zasyonuna bağlanmaktadır.15 Lordkipanid- ze’ye göre burada yerli halkın sürekli kalkınma süreci tespit edilmiş ve bu da mükemmel bir maddi kültür oluşturmuştur. Deniz kıyısı boyunca tarım ve zenaatla uğraşan yerli halkın varlığı tespit edilmiştir. Kuzey Karadeniz kıyılarından farklı olarak burada, Grekler geniş çaplı bir asimilasyon yapmamış ve üretim ekonomisine dayalı şehirler kurulmuştur.

Bir görüşe göre Dioskurias’ın bulunduğu Sohum Körfezi civarında bulunan yerli köyleri, antik öncesi dönemde “dikkat çekici bir yoğunluk” arz etmiş ve büyük bir ticaret ve el sanatları şehri oluşturmuştur.16 Sonuç olarak Dioskurias’taki Grek yerleşimi, iddia edildiğine göre, ilk safhalarında büyük bir yerli kent yerleşimine bağlı bir ticaret merkezini temsil ediyordu.

Dioskurias dolaylarındaki demografik durum meselesini çözmek için iki detayın hesaba katılması gerekiyor. Bunlardan ilki, Sohum Körfezi dolaylarındaki nüfus oranı hakkındaki verilerin karşılaştırılmasına dayalı harita bilgileridir.

İkinci detaysa Sohum Körfezi civarın- da günümüzde bulunan mezarların sayısıdır. Bu iki argüman üzerinde çalışan araş- tırmacılar, birbirine zıt fikirlere ulaşıyor. Büyük bir grup araştırmacının aksine Y.N. Voronov, VI.-V. yy’ın ortalarında Sohum Körfezi çevresindeki yerli yerleşimlerin sayısının ikiye katlandığını ve bu ciddi demografik hareke- tin, bu kent tipi yerleşimde antik dönem etki- sinin bir sonucu olduğunu düşünüyor – Dios- kurias, kurulduğundan itibaren “polis-chora” sistemine dahil olmuştu.


(15) Lordkipanidze O.D. Karadeniz sahilinde antik tarihin başlıca problemleri. Written Sources and Archaeology (Yazılı Kaynaklar ve Arkeoloji) kitabından. Materials from the 5lh International Symposium on the ancient history of the Black Sea Coast (Karadeniz Sahilinde Antik Tarih Konulu 5. Uluslararası Sempozyum’dan malzemeler). Tiflis, 1990, s. 22.
(16) Lordkipanidze O.D. Ancient world and East Black Sea Coast (Antik Dünya ve Doğu Karadeniz Sahili) (Kolhis, İberya). Tf., 1975, s. 215.

Antik Abhazya

“Kolhis Krallığı” problemi, Doğu Kara- deniz kıyılarındaki Grek Kolonizasonu’nun karakteri ve zamanıyla sıkı sıkıya bağlıdır. S.N. Dzhanashia adlı seçkin Gürcü bilim adamı, 1940’larda bu problemi gündeme getirmiştir.17 Dzhanashia antik dönem yazarlar- dan aldığı bazı verileri yorumlayarak MÖ VI-II. yy’da Batı Gürcistan topraklarında Kolhis devletinin var olduğu hipotezini ispatlamaya girişmiştir. Bu hipotez, Gürcü bilim adamlarının büyük çoğunluğu tarafından kabul gör- müştür. D.G. Kapanadze, “Kolhidkis”in yerel kraliyet parası olduğunu ve Kolhis Krallığı’nın ise “Ön Asya’nın en büyük devletlerinden” biri olduğunu düşünüyordu.18 M.P. Inadze, “Kolhis Krallığının” yeterince güçlü politik bir birlik olduğunu düşünüyordu.19 Inadze, Kolhis Krallığı’nın ortaya çıkışının kesin tarihini bile belirlemiş: MÖ VI. yy’ın 20’lerinde Darius tahta çıkışından önce.20 Greklerin Doğu Karadeniz kıyılarında ortaya çıkışının MÖ VI. yy’ın başlarına, mesela Krallığın kuruluşundan öncesine dayandığı, arkeolojik malzemelerle de doğrulanmış durumda.

O.D. Lordkipanidze, MÖ VI-IV. yy’da “güçlü Kolhis Krallığı’nın” Kolhis’te Grek kentlerinin kurulmasını engellediğini savunuyordu.21

A.I. Boltunova, Kolhis devleti proble- miyle ilgili olarak aşağıdaki satırları kaleme almıştır: “Öncelikle MÖ VI-III. yy’da Kolhis’te bir kralın başında bulunduğu birleşik bir devletin var olduğu fikrini savunmak için kesin, doğrudan ve inkar edilemez bilgilerin mevcut olduğunu sorgulayalım. Bu bilgiler adeta yok gibi. Bu yüzden bu krallık konusu taş çatlasa bir hipotezden öteye geçemez. Mevcut kaynaklar bunu ispatlamaya yetmiyor”.22

A.I. Boltunova’nın bakış açısı birçok yönden Profesör Y.N. Voronov’un görüşüyle çakışıyor. Voronov’a göre yazılı kaynaklar ve arkeolojik bilgiler, MÖ VI-V. yy’da Doğu Karadeniz kıyılarında “bağımsız” ve “güçlü” bir Kolhis “Krallığının” var olduğu hipotezini desteklemiyor.23

A.I. Boltunova, Doğu Karadeniz kı- yılarındaki Grek Kolonizasyonu problemine dair kaleme aldığı çok sayıda eserin birinde, yukarıda belirtildiği üzere, şayet bir Kolhis Krallığı var olduysa Dioskurias, VI-V. yy’da bu krallığın parçasını teşkil etmiyordu. Bu sebepten dolayı Sohum Körfezi yakınlarındaki Miletlilerin kurduğu kent, Kolhis devletinden kaynaklanan engellerle karşılaşmadılar.

Grekoromen yazılı geleneği, Doğu Karadeniz kyılarında üç Grek kentinin – Phasis, Gyenos ve Dioskurias – varlığından söz eder. Yazılı kaynakların sıklıkla bahsettiği kent Phasis’tir. Phasis’in konumuna dair sayısız bilgiye rağmen kent hala bulunamamıştır.

Gyenos kentinden bahsedilen ilk eser, IV. yy’da yaşamış Karyandalı Scylaks adlı yazarın çalışmasıdır. Yaşlı Plinius’un “Naturalis Historia” adlı eserinde de Gyenos’tan bahsedilir. Yazılı kaynaklar ve toponimiden ayrı
olarak Gyenos, arkeolojik bilgilerce de doğrulanmıştır. Kentle ilgili malzemeler ilk kez 1935-1936 yıllarında topraktan çıkarılmıştı. 1977’de orta ölçekli kazı çalışmalarının bir sonucu olarak Geç Antik Çağ’dan MÖ V. yy’a kadarki dönemleri kapsayan malzemeler ortaya çıkarılmıştır.


(17) Dzhanashia S.N. Gürcü devleti tarihinden. Kolhis Krallığı tarihi – Kitap: GSSR Bilim Akademisi XII. Bilim Oturumu raporlarından. Tiflis, 1943, s. 210-212.
(18) Kapanadze D.G. Gürcü Nümizmatiği. Moskova, 1955, s. 31.
(19) Inadze M.P. Cities on the Black Sea littoral (Karadeniz Kıyılarındaki Kentler), 1968, s. 161.
(20) Inadze M.P. Antik Yunan yazarlarına dayanarak Kolhis Devleti’nin kuruluş dönemine dair. İnceleme. Antik Tarih Problemleri. Tiflis, 1973, s. 165-167.
(21) Lordkipanidze O.D. Ancient Colchis. Myth and Archaeology (Antik Kolhis. Efsane ve Arkeoloji), Tiflis 1979, s. 12.
(22) Boltunova A.I.. Hellenic apoikias and the cocal settlement of Colchis (Yunan Apoikiaları ve Kolhis yerli yerleşimi) – Kitap: Problems of Greek colonisation of North and East Black Sea Coast (Kuzey ve Doğu Karadeniz’de Grek Kolonizasyonu Problemleri) Materials from the lst All-Union Symposium on Ancient History of the Black Sea Coast (Karadeniz Kıyılarının Antik Tarihi Üzerine Birlik Sempozyumu malzemeleri)
(23) Voronov Y.N. Ancient world and North Colchis (Antik Dünya ve Kuzey Kolhis) – Kitap: Problems of ancient history and culture (Antik Tarih ve Kültür Problemleri) (raporlar) from the XIV International Conference of the Experts in the Ancient History of Socialist Countries (XIV. Uluslararası Sosyalist Ülkeler Antik Tarih Uzmanları Konferansı), T. 1, Erivan, 1979; Aynı yazar, Some problems of the social history of North Colchis in the period of the Greek colonization (Grek Kolonizasyonu Döneminde Kuzey Kolhis Sosyal Tarihi Üzerine Bazı Problemler). – Kitap: Problems of Greek Colonisation of North and East Black Sea Coast (Kuzey ve Doğu Karadeniz Kıyılarında Grek Kolonizasyonu Problemleri). Tiflis, 1979

Gyenos’tan çıkan arkeolojik malze- melerle ilgili ilk açıklama, Gürcistan Tarih Arkeoloji ve Etnografya Enstitüsü kütüphanesinde el yazması olarak arşivlenen M.M. Ivaschenko’nun “The Ancient Settlement near Ochamchiri (Oçamçıra Yakınlarındaki Antik Yerleşim)” adlı eserde yapılmıştır.

L.N. Soloviov’un eserlerinden birinde de Gyenos’un antik katmanlarının özelliklerinden bahsedilir.24 Soloviov’a göre antik bölge, mevsimsel ticaretin tipik bir merkeziydi. Soloviov, kentin kurulumunu MÖ VIII. yy olarak tarihlendiriyordu.

B.A. Kuftin ise eserlerinden birini Gyenos’taki kazılara ayırmıştır.25 Gyenos’u Grek kolonileri kategorisiyle ilişkilendiren akade- misyen G.A. Melikishvili ise kentin tarihi ve kültürel karakteristiğine temas etmiştir.26

Gürcü araştırmacı M.P. Inadze ise Kuzey Kolhis’te kentlerin gelişim yapısı problemini ele aldığı özel bir makalede Gyenos’un MÖ IV. yy’ın ikinci yarısında Milet tarafından kurulmuş olması gerektiğini, fakat toprağın batağa saplanmasından dolayı antik Grek yerleşiminin varlığının sona erdiğini yazmıştır. Sonra MÖ VIV. yy’da burada Atinalılar tarafından yeni bir yerleşim kurulmuştur.27

O.D. Lordkipanidze, Gyenos’un kuruluşunu MÖ V. yy’a tarihlendirir.28 Lordkipanidze, bu yerleşimin Grek olduğuna inanmak için hiçbir gerekçenin bulunmadığını buranın Atina’nın ticari faaliyetleriyle bağlantısı olan mevsimsel bir ticaret merkezi olduğunu yazar. D.D. Kacharava ise Gyenos’un yerli bir yerleşimle bağlantılı olarak kurulmuş bir Grek (Atinalı) ticaret merkezi olduğunu dü- şünür.29 G.T. Kvirkvelia da Gyenos ile ilgili olarak hemen hemen benzer bir bakış açısına sahiptir. Kvirkvelia’ya göre Grekler, MÖ V. yy’ın ortalarında burada görüldü ve amacı ticaret olan yerli halkla temas kurmaya başladı.30

S.M. Shamba’nın yaptığı kazılar ise Gyenos’un MÖ VI. yy’ın ilk yarısından daha geç olmayan bir dönemde kurulmuş büyük bir kent olduğunu gösteriyordu.31 Doğu Karadeniz kıyılarındaki Grek kolonizasyonu sürecinin araştırılmasında en önemli noktalardan biri, çoğu araştırmacı tarafından Abhazya’nın Sohum bölgesinde olduğu belirlenen Dioskurias’tır.

Sohum Körfezi’nin Topoğrafya ve Paleografisi. Tarihi ve arkeolojik meselelerin çözülmesinde paleografik ve topoğrafik bilgilerden yararlanılması çabaları, XIX. yy’ın başlarına dayanır. Karadeniz kıyılarındaki Grek kentlerini ilk keşfeden I.A. Stempkovsky, A.A. Skalkovsky, P.V. Bekker ve diğerleri, Karadeniz seviyesinin yükselmesinden dolayı deniz kıyısında meydana gelen değişimlerin dinamiklerini araştırmanın önemine işaret et- mişlerdir.32 Sonraları sualtı arkeolojisi sonucu bazı bilgiler elde edilmiş ve belli bir amaca yönelik sualtı arkeolojisi araştırmaları başlamış, bu çalışmalar da V.D. Blavatsky başkan- lığında genişletilmiştir.33 Jeolojik ve coğrafi araştırmalardan edinilen malzemeler kademe kademe toplandı ve arkeologların faydasına sunuldu. Daha ileri araştırmalar ise birçok tarihi ve arkeolojik problemin çözümünde karmaşık bir araştırmanın somut sonuçlara ulaştırdığını göstermiştir. Bu sayede antik arkeolojide paleografik deliller daha geniş ölçüde kullanılmıştır.34


(24) Soloviov L.N. Sohum ve Oçamçıra yakınlarında antik tuz sanayiinin izleri – Works of the Abkhazian State Museum, Abhazya Devlet Müzesi Eserleri, Yayın I. Sohum, 1947, s. 111.
(25) Kuftin B.A. Kolhis arkeolojisi malzemeleri. Cilt. 1, Tiflis, 1950, s. 271-272.
(26) Melikishvili G.A. Antik Gürcistan tarihi üzerine, Cilt 1, Tiflis, 1959, s. 16.
(27) Inadze M.P. Antik dönemde Kuzey Kolhis’teki kentlerin gelişimi problemi. Tiflis, 1959, s. 70.
(28) Lordkipanidze O.D. Antik dünya ve antik Kolhis. (MÖ. VI. yy’da ticari, ekonomik ve kültürel ilişkiler tarihi). Tiflis, 1966, s. 58.
(29) Kacharava D.D. Grek Kolonizasyonuyla bağlantılı olarak Gyenos tarihi üzerine bazı meseleler. – Kitap: The problems of Greek colonisation of North and East Black Sea Coast (Kuzey ve Doğu Karadeniz Kıyılarında Grek Kolonizasyonu Problemleri). Tiflis, 1979, s. 308- 309.
(30) Kvirkvelia G.T. MÖ VIII-V. yy’da Kuzeydoğu Kafkasya maddi kültürü. Yazarın doktora tezinin özeti. Tiflis,1981, s. 24.
(31) Shamba S.M. Gyenos -1. Tiflis, 1968, s. 13-14.
(32) Stempkovsky I.A. 1823’te bulunan kalıntılar göz önüne alınarak Tyrassos ile Borysphenos arasındaki Pontus Euxinius kıyılarındaki antik Grek yerleşimlerinin konumlarının araştırılması. St. Petersburg, 1826, s. 48.
(33) Peters B.T. Kuzey Karadeniz kıyılarındaki antik kentlerde denizcilik. Moskova, 1982, s. 15-17.
(34) Agbunov M.V. Antik arkeoloji ve paleografi. Arkeoloji Enstitüsü raporları. Moskova, 191, 1987, s. 3-6

Çoğu araştırmacıya göre antik dönemde deniz seviyesi, bugünkünden- 4-5 ila 10 metre – daha düşüktü. Deniz seviyesindeki değişiklikler doktrininin kurucusu P.V. Fiodo- rov, deniz seviyesinin 5-7 metrede kaldığını düşünüyor.35 Bu bakış açısı baz alındığında antik dönemdeki deniz seviyesinin farklı göründüğü, deniz kıyısının tek bir metresinin bile asıl şeklini korumadığı söylenebilir. Bu değişiklikler genellikle kıyıdaki deniz sevi- yesinin artışıyla sonuçlanır. Bazı yerlerde ise, mesela nehir deltalarında ters bir durum gözlenir ve kıyı denizin yerine geçer. Antik deltalarda özellikle ciddi değişiklikler meydana gelir. Eski Grek Dönemi’nde nehir ağızları geçişkendir, bazı kollar sığ büyür ve yeni kollar başgösterir. Kıyıdaki bu değişiklikler de ciddi sonuçlar doğurur.

Görüldüğü gibi antik arkeolojinin öncelikli hedeflerinden biri, batık kentlerin tam bir haritasını çizmek olmalıdır. Bu sayede Grek kolonistlerin Karadeniz kıyılarındaki asimilasyon çalışmalarının gelişimi izlenebildiği gibi, aynı zamanda bir dizi somut tarihi ve arkeolojik problem de çözüme kavuşur.

Birçok durumda coğrafi değişiklikler, antik ve modern yazarların verileri arasındaki bir dizi çelişkinin ve farklılığın sebebi haline gelmiştir. Bu çelişkiler bugüne kadar genellikle antik yazarların hataları olarak yorumlanmıştır. Kentlerin konumları, antik yazarlar tarafından genellikle anlaşılması zor bir şekilde tarif edilmiştir. Bu da yazılı, arkeolojik ve paleografik kaynakların karmaşık bir şekilde incelenmesinin önemini ortaya koyuyor.

Literatürde “antik kentin (Dioskurias) büyük bir bölümünün kalıntılarının, Sohum Körfezi’nin yatağında kaldığı ve bugünkü Sohum topraklarında sadece kentin sınırlarının belirlendiği fikri ortaya atılmıştır.”36 Bu fikir Sohum Körfezi rejimiyle ilgili görsel gözlemlere dayalı olarak son yüzyılda şekillenmiştir.

Sohum Körfezi’nde deniz seviyesiyle ilgili ilk açıklamanın tarihi XVII. yy’a dayanıyor. Bu dönemde İtalyan misyoner Arkanjelo Lamberti, notlarında “beşinci manastırın, şu anda denizde kaybolan Sebastopolis olduğunu” ifade eder.37

XIX. yy’ın ikinci yarısının ortalarında Sohum Kalesi bölgesinde deniz seviyesinin yükselmesi konusunda V.I. Cherniavsky, R. Prendel, A.A. Miller ve diğer araştırmacıların eserlerinde ilginç bilgiler yer almaktadır. 1877’de V.I. Cherniavsky eserinde “Şu anda körfezin dibinde bulunan bütün kalıntılar tortu halindedir… Denizin kıyılara doğru hareketi şu anda çok hızlıdır… 1867’de geniş bir bulvarın yarısının kaybolduğunu gözlerimle gördüm…”38

Bu konuyla bağlantılı olarak A.A. Miller’ın açıklaması ise şöyle: “Sohum’da kıyıların kademe kademe battığı gerçekten gözlenebiliyor ve bu gerçeğin sabit olduğu düşünülüyor.”39 Böylelikle hem Cherniavsky hem de Miller, Sohum kalesinin önünde çok daha geniş bir deniz hattının var olduğuna işaret etmiş oluyor.

Araştırmacıların Sohum Körfezi’nin dibinde Dioskurias’ın kalıntılarının konumunu ispatlamaya yönelik çalışmaları sonucunda birçok hipotez ortaya konmuştur. Aşağıdaki maddeler antik kentin batma sebepleri olarak görülmektedir: a) Hipojen toprak kayması ve hidrostatik (deniz seviyesinin artması) olaylar (V.I. Cherniavsky, V.A. Ivanitsky); b) Masif fay (L.A. Shervashidze, L.N. Soloviov); c) Gumista nehri ağzının bozulması ve Sohum Körfezinin oluşması (V.I. Cherniavsky, L.I. Soloviov, L.A. Shervashidze, M.M. Trapsh ve başkaları). Bir dizi özel makalede değinilen heye- lan hipotezine dair bir kanıt yok.40


(35) Fiodorov P.V. Karadeniz’in buzul devri sonrası transgresyonu ve son 15 bin yıl içinde deniz seviyesinin değişmesi problemi. Moskova, 1982, s. 154.
(36) Trapsh M. M. Ancient Sukhum (Antik Sohum).- Eserler. Cilt 1. Sohum, 1969, s. 212.
(37) Lamberti Arkanjelo. Şu anda Megrelya denilen Kolhis’in tarifi – Description of Colchis, which is now called Mengrlia. – Kafkasya bölgeleri ve kabilelerinin açıklanmasında malzemelerin incelenmesi, St. Petersburg, 1913, s. 129.
(38) Cherniavsky V.I. Güneydoğu Kafkasya keşfinden. Tarihi dönemlerde Batı kıyılarındaki dalgalanmalar hakkında bilgiler: alüvyonlara gömülmüş kentlerin izleri. St.Petersburg, 1877, s. 28.
(39) Miller A.A. 1907’de Kafkasya’nın Karadeniz sahilinde keşif – Izvestia arkheologiche- skoi komissii (Arkeoloji Heyeti Haberleri), 33, St. Petersburg, 1909, s. 73.
(40) Lashkhia S.V. Abhazya kıyı hattında değişiklikler – Izvestia akademii nauk SSSR (SSCB Bilim Akademisi Haberleri). Jeoloji Serisi, 1956, Ne 12, s. 21-28

İkinci hipotezi savunanlar genelde Sebastopolis’in birinci ve üçüncü hisarlarının kuzey duvarlarının bulunduğu kıyının derinindeki eğimlere gönderme yapıyor. Fakat Profesör Y.N. Voronov’a göre batı kısmında herhangi bir eğimin olmaması genel bir fay olduğunu doğrulamaz, bunlar sadece tabandaki dengesizlikten kaynaklanan lokal çıkıntılardır.41

Üçüncü hipotez ise, V.I. Chernivasky’nin antik dönemde Doğu Gumista nehrinin, yeni çağın sonunda oluşan bugünkü Sohum Körfezi bölgesinde denize döküldüğü fikrine dayanmaktadır. Fakat arkeologların elindeki malzemelere bakılırsa Sohum Körfezi, tarih öncesi dönemde oluşmuş ve Gumista nehri ağzının derinliği de nehrin yüz binlerce yıldır şimdiki yatağında olduğunu doğruluyor.

Sohum Körfezi ve çevresindeki antik anıtların sel altında kalması da – deniz kıyısının su altında kalması ve Karadeniz’de deniz seviyesinin yükselmesi gibi son yıllarda özellikle fark edilen tektonik gelişmelerle bağlantılıdır. Bununla birlikte arkeolojik kazılar, Sohum Körfezi’ndeki antik kalıntıların 5-10 metre derinlikte bulunduğunu gösteriyor. Dioskurias dönemi kalıntıları ise deniz seviyesinin en fazla 0,5 metre altındaki mavi killerin üzerinde kalıyor.42

Bu düşünceler ışığında Profesör Y.N. Voronov Sebastopolis’in (keza Dioskurias’ın) yıkımının kökenlerini, öncelikli olarak, kıyının sular altında kalmasına veya deniz seviyesinin yükselmesine değil dalga aşındırmasına (abrazyon) bağlıyor.43

Bütün sözü edilen bakış açıları, Profesör Voronov’u doğruluyor. Voronov’a göre Dioskurias döneminden itibaren Sohum Körfezi’nin konfigürasyonunda önemli bir değişiklik meydana gelmedi. Son iki milenyum boyunca dalgaların toprağı aşındırdığı hattın genişliği 100 metreyi geçmiyor. Bu hat ve antik Dioskurias’ın bulunduğu kısmı tamamen ve geri dönülemez bir şekilde ortadan kaybolmuştur. Bundan başka Dioskurias’ta dalgaların henüz aşındırmadığı bölgeye ilişkin çok ilginç malzemeler bilim adamlarının ilgisini bekliyor.

MÖ V-I. yy’a ait arkeolojik bulguların topoğrafyası gösteriyor ki antik Dioskurias’ın temel inşaatı, Basla Nehri ağzının batısındaki bir yerde bulunuyor. İşte burada Grek kolo- nizasyonu döneminden kalma malzemelerle dolu yeterince güçlü bir kültür katının varlığı- na dair araştırmalar sonuç vermemiştir.

Mart 1977’de bir konser salonunun inşaatı sırasında denizden 150-200 metre uzaklıkta MÖ VIII. yy sonundan kalma antik siyah lake tabaklar ve başka malzeme parçaları bulundu. En ilginci de tahtta oturan antik Yunan Bereket Tanrısı’nın pişmiş topraktan yapılma heykelidir. Karadeniz kıyılarının diğer antik kentlerindeki kazılar sırasında da benzer heykellerden bulunmuştu, ancak Dioskurias’ta böyle bir heykel ilk kez bulunuyordu.

Kısa bir süre önce 2002 yazında denizden 200 m uzaklığa kanalizasyon boruları yerleştirilirken 2 m derinlikte siyah lake tabaklarla dolu sağlam bir kültür katı bulundu. Bütün bu bulgular, antik kentin sınırlarının hassas bir şekilde belirlenmesini sağlıyor ve Profesör Y.N. Voronov’un, Dioskurias’ın ana bölümünün bugünkü Sohum’un altında yattığı ve araştırmacıların ilgisini beklediği görüşünü doğruluyor.

Şimdi dikkatimizi “Dioskurias” adının kökeni meselesine yöneltmemiz uygun olacaktır. Kentin adının Grekçe olduğu belli olduğu halde antik yazarlar, kentin, Argonotlar efsanesinde yer alan kentin kurucusu ikiz kardeşler (“Dioskuri”) Castor ve Pollux’tan aldıklarına inanıyorlardı. Bir dizi araştırmacı ise Dioskurias’ın bir yer isminin Grekçe yorumu olduğunu düşünme eğiliminde. Mesela I.A. Orbeli, “Dioskurias” ismini kentin Ortaçağ’daki adına -Tskhumi- indirgeyerek bu ismin içinden Gürcüce “tkupi” (ikizler) kısmını almış ve bu kelimenin Grekler tarafından ikizler şehri – Dioskuris – olarak tercüme edilmiş olabileceğini söylemiştir.


(41) Voronov Y.N. Dioskurias-Sebastopolis-Sohum. Moskova, 1980, s. 22.
(42) Apakidze A.M., Lordkipanidze O.D. Dioskurias-Sebastopolis arkeolojisinde yeni malzemeler. Abhazya Dil Edebiyat ve Tarih Enstitüsü eserleri. D. I. Gulia. XXXIII-XXXIV. Sohum, 1963, s.
209-228.
(43) Voronov Y.N. Dioskurias-Sebastopolis-Sohum. Moskova, 1980, s. 23

S.N. Dzhanashia’ya göre “Dioskurias”, saf bir Yunan kökenine sahip olmayan, fakat Yunanlaşmış antik bir ismi temsil ediyor.44 Dzhanashia dikkatini ismin ikinci yarısın veriyor ve “skuri” (“su”, “pınar”, “nehir”) kelimesini Megrelce ünlü bir yer adı olarak görüyordu.

L.I. Soloviov ise Dioskurias isminin Kartvelce iki kelimeden, yani “dia” (“anne”) ve “skuri” (“pınar”) kelimelerinden oluştuğuna inanıyor ve “nehirlerin anası” veya “suyun anası” şeklinde tercüme ediyor.45 Benzer bir bakış açısı da T.K. Mikeladze tarafından ortaya konmuştur.46

Bu meseleye değinen I.G. Shengelia da şu sonuca varmıştır: Dioskurias’ın Yunanca bir yer adı olduğunun sanılmasının sebebi, yerli ve Miletli ikiz kabile arasındaki yakın tipolojik akrabalığıyla açıklanabilir. Shengelia’ya göre Yunanca tercüme, muhtemelen Dioskurias isminin çekirdeğini oluşturuyor.47

M.M. Trapsh ise tamamen farklı bir fikre sahip. Trapsh’a göre “Dioskurias” Grekçe bir kelime ve hiçbir şekilde “dia” ve “skuri” ile ilişkilendirilemez. Sohum bölgesinde var olmuş bir kentin Grekler bölgeye gelmeden önce kendi yerli Abhazca bir isme (“Akua”) sahip olduğu kesin bir dille ifade edilebilir. Trapsh’a göre bu yerleşim, yanına kurulan bir Grek ticaret merkezinden sonra Grekçe yeni bir parallel isim olan “Dioskurias”ı almıştır.48

Bu ilgi çekici hipotezlere rağmen “Dioskurias” isminin kökeni meselesinin çözüme kavuştuğu düşünülemez. 2500 yıl önce bugünkü Sohum Körfezi’nin kıyılarında bir kent kuruldu. Bu kentin geçmişte varolduğuna dair birçok delil korunmuş durumda. Şehir kordonu üzerindeki antik feudal surlarının kalıntıları, çok sayıda arkeolojik bilgi ve sanat eserleri bu delili yansıtıyor.

Antik Grekler bütün Doğu Karadeniz kıyıları boyunca geniş körfezin en sakin noktasına bu istihkamları inşa ettiler. Batıdan başlayarak Sohum Burnu’na kadar denizin derinliklerine doğru uzanıyor ve Gumista Nehri’nin tortularıyla şekilleniyor. En büyüğü Basla ve Kelasur olmak üzere birkaç küçük nehir körfeze akıyor. Güneye doğru Abhazya’nın en büyük nehri Kodor’un tortularıyla oluşmuş Kodor Burnu uzanıyor. Sohum Körfezi kıyıları, kuzeye ve doğuya, 10 km de batıya doğru uzanan dar bir araziyi içine alarak küçük bir ova görünümünde. Aynı alçak bölge, dağ eteklerini sınırlayarak tepeler ve vadilerden oluşan bir labirent meydana getiriyor.

Sohum ovası kuzeyde yüksek bir platoya (Lechkop) bakıyor. Adzapsh nehri kanyonunun ardında bir dağ sırtı uzanıyor. Bu sırtın batı ucunda küçük bir istihkam inşaatı (“Odynets Kulesi”) var. Kuzeydoğuda üstünde bir zamanlar antik bir yerleşim ve mezarlığın bulunduğu Sohum Dağı var. Sohum Dağı’nın ardında GuadIkhu tepesi, aynı adı taşıyan bir mezarlık, Bronz ve Antik Çağ yerleşimleri yer alıyor.

Sohum Dağı’nın güneydoğusunda Basla Nehri kanyonunun ardında parallel dağ sırtlarından oluşan bayağı karmaşık bir yapı yer alıyor. Birinci sırt, denize en yakın kısmında bulunan Bagrat Şatosu adlı Ortaçağ kalesiyle dikkat çekiyor. Denize en uzak kısımda ise antik çağdan kalma bir yerleşim alanı (Akhul-abaa) var. İsimsiz küçük bir nehir kanyonunun ardında başka bir antik yerleşim alanı var. Bundan sonra ise Kelasur ve Machara nehirleri arasındaki set var. Bu setin üzerinde de antik yerleşimlerin bulunduğu birkaç tepe var.

(44) Dzhanashia S.I. Eserler, III. Tiflis 1959, s. 16.
(45) Soloviov L.N. Dioskurias-Sebastopolis-Sohum. Abhazya Devlet Müzesi eserleri. Yayın I. Sohum, 1947, s. 120-125.
(46) Mikeladze T.K. Güneydoğu Karadeniz kıyılarında antik nüfusun tarihi üzerine araştırma tezleri. Tiflis, 1974, c. 105.
(47) Shengelia I.T. Dioskurias’ın toponimisi meselesi. Gürcistan Bilim Akademisi raporları. XXX. Tiflis, 1967, s. 826.
(48) Trapsh M.M. Antik Sohum. – Eserler, cilt 2. Sohum, 1969, s. 219

Machara nehirleri arasındaki set var. Bu setin üzerinde de antik yerleşimlerin bulunduğu birkaç tepe var. Machara Nehri’nin sol kıyısını oluşturan sırt boyunca Geç Bronz ve Antik Çağ’dan kalma birkaç yerleşim alanı keşfedilmiştir. Güneydoğuda ise Kodor’a kadar Gulrıpş tepeleri birkaç paralel tepeye bölünüyor.

Batı’da Yeni Athos bölgesinde dağlar denize iyice yaklaşıyor. Burada antik katlarıyla Anakopia kalesi, Kenanlı Simon tapınağı ve diğer tarihi yerler bulunuyor.

Kent kuzeyden Yaştuha ve Byrtskha dağlarıyla korunuyor. Basla Nehri’nin sularıyla yıkanan doğu yamacında ünlü taş köprü ve bir manastırın kalıntıları var.

Bu yapısıyla deniz fırtınalarına karşı çok iyi korunan körfez, kuzey rüzgarlarına karşı güvenilir bir bariyer oluşturan yüce dağlar, sık ormanlar, bereketli topraklar ve elverişli yollar uzun zamandır insan hayatı için uygun şartları sunuyor.

Kaynakça

  • Agbunov M.V. Antik arkeoloji ve paleografi. Arkeoloji Enstitüsü raporları, Moscow, 191, 1987
  • Anchabadze Z.V. Antik Abhazya tarihi ve kültürü. Moskova, 1964.
  • Apakidze A.M., Lordkipanidze O.D. Dioskurias-Sebastopolis arkeolojisi üzerine yeni malzemeler.
  • Abhazya Dil, Edebiyat ve Tarih Enstitüsü eserleri. D. I. Gulia. XXXIII-XXXIV. Sohum, 1963
  • Boltunova A.I. Yunan apoikiaları ve Kolhis’in yerli halkı. – Kuzey ve Doğu Karadeniz kıyılarında Grek
  • kolonizasyonu problemleri. Tiflis, 1979.
  • Cherniavsky V.I. Güneydoğu Kafkasya’nın keşfi. Tarihi dönemlerde Batı kıyılarındaki değişimin delilleri: alüvyonlara gömülmüş kentlerin izleri. St.Petersburg, 1877
  • Dzhanashia S.N. Gürcü devletinin tarihi. Kolhis Krallığı’nın tarihi. – Kitap: GSSR Bilim Akademisi XII. Bilim Oturum raporları. Tiflis, 1943; Eserler, III. Tiflis 1959
  • Dubois de Monpere F. Kafkasya seyahati – Sohum, 1937.
  • Fiodorov P.V. Karadeniz’in buzul devri sonrası transgresyonu ve son 15 bin yıl içinde deniz seviyesinin
  • değişmesi problemi. Moskova, 1982
  • Inadze M.P. Antik çağda Kuzey Kolhis’te kentlerin gelişim yapısı meselesi. – Tiflis, 1959.
  • Inadze M.P. Antik yazarların verilerine dayalı olarak Kolhis Krallığı’nın oluşum dönemi.- CNC, 1973, yayın IV.
  • Inadze M.P. Karadeniz kıyılarındaki kentler, 1968
  • Inadze M.P. Antik Gürcistan’ın Karadeniz Kıyı Kentleri. – Tiflis, 1982.
  • Kapanadze D.G. Gürcü nümizmatiği. Moskova, 1955.
  • Kacharava D.D. Kuzey ve Doğu Karadeniz kıyılarındaki Grek kolonizasyonu problemiyle ilgili Cyenos tarihine dair bazı meseleler. Tiflis, 1979.
  • Kvirkvelia G.T. MÖ. VIII-V. yy’da Kuzeydoğu Kafkasya maddi kültürü. Yazarın doktora tezinin özeti.
  • Tiflis, 1981.
  • Kuftin B.A. Kolhis’te arkeolojik malzemeler. Cilt 1, Tiflis, 1950.
  • Lamberti A. Şu anda Megrelya denilen Kolhis’in tarifi – Kafkasya bölgelerinin ve kabilelerinin açıklanmasında malzemelerin incelenmesi. NSP, 1913.
  • Lashkhia S.V. Abhazya kıyı hattındaki değişiklikler. – SSCB Bilim Akademisi Haberleri. Jeoloji Serisi.
  • № 12, 1956.
  • Lordkipanodze O.D. Antik Dünya ve Kolhis. Tiflis, 1966.
  • Lordkipanidze O.D. Antik dünya ve Doğu Karadeniz kıyıları. (Kolhis, İberya). Tiflis, 1975.
  • Lordkipanidze O.D. Karadeniz kıyılarının antik tarihine dair başlıca problemler. – Yazılı kaynaklar ve arkeoloji. Tiflis, 1990.
  • Lordkipanidze G.A. MÖ VI-II. yy’da Antik Kolhis. Tiflis, 1978.
  • Melikishvili G.A. Antik Gürcistan tarihi üzerine. Tiflis, 1959. Miller A.A. 1907’de Kafkasya’nın Karadeniz
  • sahilinde keşif. – NAC, 33, SPB, 1909. Mikeladze T.K. Kolhis ve Güneydoğu Karadeniz sahilindeki antik nüfusun tarihi üzerine araştırma tezleri. Tiflis, 1974.
  • Peters B.T. Kuzey Karadeniz kıyılarındaki antik kentlerde denizcilik. Moskova, 1982.
  • Soloviov L.N. Dioskurias-Sebastopolis-Sohum. ASM eserleri. I. Sohum, 1947.
  • Soloviov L.N. Sohum ve Oçamçıra yakınlarında antik tuz sanayiinin izleri. – ASM eserleri, yayın I. Sohum, 1947.
  • Stempkovsky I.A. 1823’te bulunan kalıntılar göz önüne alınarak Tyrassos ile Borysphenos arasındaki
  • Pontus Euxinius kıyılarındaki antik Grek yerleşimlerinin konumlarının araştırılması. St. Petersburg, 1826
  • Shamba G.K. Abxazia v 1 tis. do n.e. [MÖ 1. Milenyumda Abhazya) (yazılı ve arkeolojik kaynaklara dayanılarak yazılmıştır). Sohum, 2000].
  • Shamba S.M. Guenos – I [Gyenos-I. Tiflis, 1968].
  • Shengelia I.T. Dioskurias’ın toponomisi meselesi. Gürcistan Bilim Akademisi Raporları. XX. Tiflis, 1967. Scheglov A.N. Karadeniz kıyısındaki “Polis Chora” sistemi ve temas bölgeleri. – Kitap: XIV International Conference of Antiquity Experts of Socialist Countries (XIV. Uluslararası Sosyalist Ülkeler Antikçağ Uzmanları Konferansı) Raporlar. Erivan, 1976. s. 43. Aynı yazar.
  • Northwest Crimea in the Ancient Period (Antik Dönemde Kuzeybatı Kırım). Leningrad, 1978.
  • Trapsh M.M. Antik Sohum. – Eserler, 2. Sohum, 1969.
  • Tsetskhladze G.R. Doğu Karadeniz kıyılarında Grek etkisi: bazı araştırma sonuçları (MÖ VI – erken V.
  • yy) VDI, 1997, № 2.
  • Voronov Y.N. MÖ VIII-V. yy’da Kuzey Kolhis. Tiflis, 1979;
  • Dioskurias-Sebastopolis-Sohum. Moskova, 1980
  • Voronov Y.N. Sohum Askeri Yolu Antikçağ Yapıtları. Sohum, 1977;
  • Dioskurias seramik üretimi üzerine bir inceleme, Sovietskaya Arkheologia (Sovyet
  • Arkeolojisi), 1977.
  • Voronov Y.N. Antik dünya ve Kuzey Kolhis. Ancient world and North Colchis. – Kitap: Antik tarih ve
  • kültür problemleri (raporlar) XIV. Uluslararası Sosyalist Ülkeler Antik Tarih Uzmanları Konferansı, T. 1, Erivan,
  • 1979; Aynı yazar,
  • Grek kolonizasyonu döneminde Kuzey Kolhis sosyal tarihi üzerine bazı problemler. – Kitap:
  • Kuzey ve Doğu Karadeniz Kıyılarında Grek Kolonizasyonu Problemleri. Tiflis, 1979.
  • Voronov Y.N. Dioskurias-Sebastopolis-Sohum. Moskova, 1980.

İlginizi Çekebilir: Abhazya Abhazya’dır – Stanislav Lakoba

Instagram hesabımız

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir